Translate

15 Haziran 2009 Pazartesi

HACCE NİNE

Adını sonradan öğrendiğim Hacce nine'yi bir otobus yolculuğunda tanıdım.Beli iki büklüm olmuş,zorlukla adım atıyordu.O haliyle belinde bir çuval,elinde taşa benzer bir şey vardı.Avazı çıktığınca bağrıyor bir de etrafına mahcup yüzle bakıyordu.Fazla mı ses çıkartıyorum diye?Oysa sesi çok az duyuluyor ve ne dediği anlaşılmıyordu . Merak edip arabadan indim,yanına doğru gittim.Teyzeciğim ne satıyorsun dedim.Sarma taşı yavrum,sarma taşı almak istermisin,dedi?Yüzünde besbelli yılların verdiği acı ve mahçupluk vardı.Bu yaşdaki birinin böyle bir yerde satıcılık yapması tabi bana biraz ilginç gelmişti;onun için Hacce Nine'yle konuşmak istedim.Nine senin adın ne ,diye sordum;Hacce yavrum,Hacce nine senin kimin kimsen yokmu? Bu soğukta hasta olursun ,bak üstünde bir giysi,ayağında doğru dürüst bir ayakkabı dahi yok,dedim.Dememle birlikte gözyaşlarını tutamayan nine ağlamaya başladı.Çok duygulanmıştım.Acaba Hacce Nineyi'üzecek bir şey mi dedim diye kendime kızıyordum.Nine seni üzdüysem özür dilerim eğer bana anlatmak istersen de seni dinleyebilirim.Bana içini dökebilirsin hem böylece biraz da olsa rahatlamış olursun.Hacce Nine belliydi ki çok acılar çekmiş bu güne kadar derdini dinleyen olmamıştı.Ağlamaklı bir sesle başladı,başından geçen olayları anlatmaya;
Bir oğlum vardı taşı sıksa suyunu çıkarırdı,senden babayiğit,çok güçlü bir çocuktu ve tek evladımız olduğu için üzerine titrer,yemez yedirir,giymez giydirirdik.Evlenme vakti geldiğinde onu evlendirmeye karar verdik,gerçi kendisi askerden sonra evlenmeyi düşünüyordu;ama biz biran önce evladımızın mürüvetini görmek istiyorduk,onun için her anne baba gibi oğlumuza şanlı şöhretli bir düğün yaptık.Çok mutluyduk.Kısa bir zaman sonra oğlumun askerlik kağıdı geldi.Askere davul zurna ile yolcu ettik.O zaman dünyanın en mutluanne ve babası bizlerdik.Oğlumuzu büyütüp sağ salim askere gönderdik;çünkü bu ülkenin kahpelere karşı savaşacak Mehmetciklere ihtiyacı var.Bu ülke,bu insanlar bizim bunları söylerken Hacce Nine gözyaşlarına hakim olamıyordu.Ara sıra bende onun sözünü kesip sorular soruyordum.Belki çok dertliydi,acılıydı az da olsa acısını paylaşmak istedilm.Sonra ne oldu nine?Oğlum askerde iken bir torunum oldu ve çok mutluyduk,hemen oğluma bir mektup yazıp müzdeyi verdik.Torunumun adını ne koyalım diye sorduk ve adının Umut Barış olmasını istedi.Bizde Umut Barış adını koyduk.Aradan fazla bir zman geçmeden oğlumun şehit olduğu haberi geldi.Teroristlerle girilen bir çatışma esnasında şehit düşmüştü.O an dünya başıma yıkıldı,inanamıyordum.Benim oğlum bir kahpe kurşunuyla ölecek bir evlat değil diye ağıtlar yaktım.Aç susuz kaldım.Sanki şehit haberi çöküşümüzün de habercisiydi.Kocam acılarını içine gömerek evlat acısına daha fazla dayanamayıp kalp krizi ile aramızdan ayrıldı.Çıktı mı acım iki katına.Kurtlar sofrasında kaldık mı,gelinimle kadın başımıza?
Bir süre elimizde avucumuzda ne varsa satıp geçinmeye çalıştık.Satacak bir şeyimiz kalmayınca gelinim bir fabrikada çalışmaya karar verdi.Bende torunumla evde kalıyordum.Aradan biraz zaman geçmişti,gelinim işten eve geldiğinde odasına çekilip için için ağlıyordu.Bu durum beni kahrediyor,fakat bir şey yapamıyordum.Kızım neyin var,niçin böylesin dediğimde günlerdir sakladığı sırrını anlatmaya başladı.Anam dayanamıyorum ,bu toplumda dul kadın olmak,namuslu olmak suçmuş hele de kimsen yoksa,sahibin yoksa etrafta hep kötü gözle bakıyorlar sana.Peşime düşüp laf atıp beni rahatsız ediyorlar ne yapacağımı şasırdım!En yakın kapı komşumuzun beyi bile bana göz dikmiş.Ancak o zaman koruyabilirim demiş.Ben bunları duyunca biran içimde Allah'ıma isyan etmek geldi.Sonra niçin bu zulüm bize diye düşündüm.Biz insanız tabi ki bazı zorluklar olacak.Bunlarla savaşmak gerekir diye düşündüm ve kararımı verdim.Gelinim bundan sonra çalışmayacak,ben çalışacaktım.Gördüğün gibi o gün bu gündür çalışıyorum.Bu esnada mahallenin gençleri eve gelp gelinimi rahatsız ediyorlarmış.Semt karakoluna durumu bildirdim,ortada herhangi bir suç olmadığı için polisler de bir şey yapamıyorlardı.Sadece bi iki kişiyi birkaç defa alıp götürdüler.Namusuzların sonu mu gelir?Onlar gidip başkaları geliyordu.Bu da yetmezmiş gibi mahallede biz suçlu olduk.Neymiş efendim kadın istemezse erkek gelip rahatsız etmezmiş.Tabi kendilerinin başlarında bir erkeği.en azından sahip çıkanları vardı.Tabi yavrum paran yoksa,kimsen yoksa daima haksız sen olursun.
Bir gün işten eve geldiğimde torunum ağlıyordu ve çocuğun aç olduğu,altını ıslattığı her halinden belliydi.Altını değiştirip bir yandan da gelinime kızıyordum.Bu çocuğu bırakıp nereye gitti diye.Gidip,bakkaldan bir süt alıp geldim,torunuma içirdim.Neredeyse gelinim gelir,herhalde bir komşuya gitmiş olacak diye düşündüm.Sonunda akşam oldu.gelinim hala eve gelmedi.Yakın olan semt karakoluna gittim,durumu bildirdim.Merak etme nine biz araştırır.bulu,gelinini sana teslim ederiz,dediler.Aksamlar akşamları,,haftalar ayları kovaladı.Gelinimden bir haber yoktu.Torunumla başa başa kaldık.Bu yetmezmiş gibi Umut hastalandı.Neden mi tabi ki bakımsızlıktan,açlıktan doktora götürecek param da yoktu.Hacce Nine bunları anlatırken bir an ağladığımı fark ettim.Kendimi toparlayıp Nine hiç mi kimsen yok dedim.O ağlamaklı,yüzü tertemiz,hala umut dolu;Oğul tırnağın varsa başını kaşı.Hani nerede o eski insanlar ki karşılık beklemeden yardım ellerini uzatsınlar.Ağladığımı belli etmemek.ona yardım edememekbeni kahrediyordu.O an elimi cüzdanıma attım.Malum memur bir kişinin ayın ortasında ne kadar parası olabilir di.Olduğu kadar Hacce Nine'nin eline sıkıştırdım.Hacce Nine al şu parayı buğün satış yapma torununun yanına git,ona bir şeyler al dediğimde,başını kaldırıp kaç tane sarma tası istiyorsun dedi.Bende sarma taşı istemediğimi bu parayı kendisine öyle verdiğimi söyleyince,o asaletli kadın mahcup bir biçimde bereket versin oğlum dedi.Çok duygulanmıştım.O sırada benim otobüs çoktan kalmış ben orada kalmıştım.Bir sonraki otobusü beklemeye hayli zamanım vardı.
Onun için Hacce Nine'yi biraz daha dinlemek istedim.Çünkü kaderlerimiz az da olsa birbirine benziyordu.Hacce Nine'yi dinledikçe kendi dertlerimi unutup,onunla biraz daha sohbet ettim.Peki nine gelininden hiç haber aldın mı? Hiç sizleri aradı mı diye sordum.Nerede oğul,nerede karakolu yol ettim,her gördüğüm otobüsün içine bakıyor,her gördüğüm kişiye;soruyor tarif ediyorum,ne yazık ki bulamadım.Bulacağımıda zannetmiyorum;çünkü gençti,güzeldi çoktan kurtlar sofrasına meze olmuştur.Allah'ıma şükür bunları unutturacak Barış'ım var.Peki Hacce Nine satışların geçiminizi sağlıyor mu?Ne gezer oğul ne gezer.Günlerce siftah etmeden bir kuru ekmek alıp,torunuma yedirdiğim benimde aç yattığım çok olmuştur.Peki o zaman niçin bu işi yapıyorsun?Ne yapayım oğul,dilenmekten çok daha iyidir.Belliydi,Hacce Nine asaletli ve gururlu bir kadındı.Ne diyeceğimi şasırdım.Bunları bana anlatırken de başını devamlı olarak yere eğiyordu.Hacce Nine,peki yarınlarından umutlumusun deyince,başını kaldırıp evet umutluyum,onun için torunumun adını Umut Barış koyduk.Belki ben göremiyeceğim;ama görecek kişiler mutlaka olacak deyince,hayretler içinde kaldım.Bu kadar acı çeken bir insanın hala hayatta mutlu olacağını düşünmesi olacak iş değildi.Peki nine rahat edeceğine inanıyor musun? Evet oğul,evet ancak ölünce rahat edeceğim.Bilmiyorum yoksa orada da soyguncular,kurt sofraları,öleceğini düşünmeyen,Allah korkusu olmayan insanlar var mı diye bana sordu.Bilmiyorum Hacce Nine bilmiyorum,bildiğim bu dünyada oldukları;ama sen başını yere eğme.Başını yere eğme,başını dik tut,sakın unutma,seni bu yokluğa,sefalete sürükleyenler,tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenler,devlet mallarına leş kargaları gibi üşüşen,vurguncular senin gibi insanların da bu dünyada yaşayacağını düşünmeyen,görmeyen ,villalarında havyar yiyip,şampanya patlatanlar,gazinolarda,düğünlerde gösteriş olsun diye paraları havalara saçanlar,her laflarında Müslümanlıktan yana vaazlar veren sahte Müslümanlar,bu cennet vatanı bu hale getirenler utansın.Hacce Nine sen başını dik tut eğme başını.Çünkü sen ve senin gibiler,bir çok insan geçinen ama insan olmayan kişilerden daha mert,daha namusluve daha şereflisiniz dediğimde,Hacce Nine'nin yanağında dökülen yaşlar daha da artmıştı.Ne diyeceğimi bilmiyordu.Bu esnada benim otobüs durağa gelmişti.Ne de olsa devlet memuruydum,görevimin başına gitmem gerekiyordu,Hacce Nine'nin elini öpüp,vedalaştıktan sonra otobüsüme bindim.Otobüsün hareketiyle birlikte sanki bu yaşadıklarım hayl gibi gelmişti.Gerçekten böyle insanlar aramızda yaşıyor mu diye birden saate baktım,bir hayli zaman geçmişti.Demek ki yaşadıklarım doğruydu.Yolda giderken hep aklımdaydı.Biz insan mıyız diye bazen düşündüğüm de oldu.Çocuklarımdan,eşimden ayrıydım.Kendi dertlerimi sürgün olduğumu unutup,Hacce Nine'yi düşünüyordum.Nedendir bilmiyorum o günden sonra her baktığım kişide Hacce Nine'yi görüyor,her gördüğüm çocuğu sanki Umut Barış zannediyordum.Fazla dayanamadım,izin alıp memleketime gitmeye hem de Hacce Nine'yi tekrar görmeye karar verdim.
Dönüşümde aylığımı almıştım,yolda Hacce Nine'yi düşünüyordum.Ona az da olsa maddi yardım edebilmekti amacım.Otobüs Hacce Nine'nin bulunduğu durağa gelmişti.Gözlerim Hacce Nine'yi aradı.Arabadan inip oradakilere sordum.Hani burada sırtında sarma taşları satan,üstü başı yamalıklı,yaşlı bir nine vardı? Dediğimde,gencin biri;Ben tanıyorum,bizim evin yakınında oturuyordu.Duyduğuma göre geçenlerde evinde ölü olarak bulunmuş.O anda sanki dünya başıma yıkıldı .Genç anlatmaya devam etti.Galiba soğuktan donarak ölmüş.O akşam hava çok soğuktu.Elbiselerini torunu üşümesin,hastalanmasın diye torununun üzerine örtmüş,üzerine örtecek bir şeyi olmadığı için kendisi açıkta uyumuş.Sabahleyin komsular torununun feryadını duyup evet geldiklerinde,yaşlı kadının donmuş cesediyle karşılaşmışlar.Sonra belediyeye haber verilmiş iki görevli gelip arabayla cesedi alıp mezarlığa defnetmişler..Ne yapacağımı şasırdım.Peki torunu ne oldu?Onuda Çocuk Esirgeme Kurumu'na vermişler deyince orada yığılıp kalmışım.Genç bana dokunarak beyefendi nine yakınınmıydı diye sordu .Başımı kaldırıp evet dedim.Evet en az benim kadar senin de yakınındı dediğimde genç,şaşırmıştı.Ona içimden geçenleri anlatacak takatim olmadığından,yerimden yavaşca kalkıp gözlerim yaşlı bir şekilde yürümeye başladım.Düşünüyordum belki de Hacce Nine ölmekle ıstırap dan çektiği acılardan kurtulmuştu.Peki torunu Umut Barış ne olacaktı,ne yapacaktı?Büydüğünde iyi bir insan mı olacaktı yoksa kaderinden intikam almak için oda kötüler arasına mı katılacaktı.İşte koca bir ailenin yıkılışı.Kaç kişi bunu düşünyor,biliyordu?
Sokaklarda binlerce Umut Barış var,ekmeğe muhtaç binlerce Hacce Nine'ler var.Kurtlar sofrasına düşen,binlerce genç kızımız var.Bunlara sahip çıkabildikmi?
Kötülüğün galip gelmesi için iyliği peşkeş çekmedik mi,namusuzlara yağdanlık etmedik mi,Mehmetçiğimi,polisimi şehit edenlere biz insanlar yardım etmedik mi?
İyiyim diyen insanlar,hep kötülük galip gelirse bu ülkenin hali ne olur.Bir vatandaş olarak soruyorum sizlere,ne olur?


Çocuk Esirgeme Kurumlarını ,Yaşlılarımızı ziyaret edelim.İnsanlığa sahip çıkalım.