Translate

27 Nisan 2012 Cuma

KENDİNİ DEĞİŞTİR POZİTİF OL

Yaşamda hep olumsuzluklar yaşadım. Ailemde, çevremde, iş yerimde defalarca da haksızlığa uğradım. Pes etmedim. Etrafımdaki insanlara baktığımda hepsinin ayrı dertleri olduğunu gördüm. Bir araya geldiklerinde dert yarışına girerler biri diğerine derdini anlatır, diğeri seninki bir şey mi benim derdim seninkinden daha büyük, diğeri söze girer ya sizinkisi de bir şey mi benim dertlerim daha çok ne yapacağımı bilemiyorum der. Yarış böyle devam eder. Bu arada unutmadan yazayım aklıma güzel bir söz geldi. Derdimi söyledim derdime iğrendim. Derdini dinledim derdime imrendim. Güzel bir deyim tabiî ki. Sonuçta insanız bir takım zorluklarımız olacak. Yaşıyoruz ve hayat devam ediyor. Şükür etmek, insan olduğumuzu unutmamak gerekir. Adamın biri hep yeni ayakkabılarının olmasını istermiş. Bir gün kalabalık bir caddeden karşıya geçerken pantolonunun paçalarını birinin çektiğini hisseder. Eğilip baktığında ayakları olmayan bir adam görür. Ayakları olmayan adam derki beyefendi ne kadar güzel bir gün, ne kadar güzel bir hava değil mi? Adam şaşırır. Ayakları olmayan birinin günün ve havanın güzelliğinden bahsetmesine evet der harika bir gün. Peki der ayakları olmayan adam, bu güzel gün hatırına beni karşıya geçirir misiniz? Adam tabi diyerek ayakları olmayan adamı kucağına alır. Karşıya geçerken şu sözü sarf eder: İçimden hep yeni ayakkabılarımın olmasını isterdim, taaki ayakları olmayan adamı görünceye kadar. Güzel insanlar her şeyin başı sağlık ve şükürdür. Mutluluk ve de mutsuzluk aynı denizin balıklarıdır. Eğer ki oltanı iyi kullanırsan tutacağın balıklar hep mutluluk balıkları olur. Bunları yazarken aklıma çok güzel bir örnek geldi. Siz güzel insanlarla müsade ederseniz paylaşayım. Bir gün baba ile kız dertleşiyormuş. Kızı hayatında birçok sıkıntı yaşadığını, bunlarla nasıl baş edeceğini, insanları tanımada zorlandığını söyler. Sorunlarını sıralamaya başlar. Babası kızını dinler, dinler ve gel sana bir şey göstereceğim der. Mutfağa geçerler. Baba ünlü bir aşçıdır. Ocağa üç tane eşit büyüklükte kap koyar. Üçünede eşit su koyar ve üçününde altını aynı miktarda yakar. Birine patates, öbürüne bir yumurta, diğerine de çekilmemiş kahve çekirdeği koyar. Her üçünüde tam 20 dakika pişirir. Daha sonra ateşi kapatır. Masaya iki tane tabak ve bir tane boş bardak koyar ve ilk önce haşlanmış patatesi alıp bir tabağa koyar. Daha sonra epey pişen yumurtayı diğer tabağa koyar. En sonunda da artık suya iyice sinmiş ve tam kıvamında kahve görüntüsü olan kahveyi de alıp bir bardağa boşaltır. Kızına döner ve sorar: ne görüyorsun? Kızı: patates, yumurta ve kahve. Babası kızına masaya yaklaşmasını söyler. Daha yakından bak kızım der. Eline bir çatal verir kız çatalı patatese batırır yumuşamıs katılığı gitmiştir. Yumurtayı eline alır, masanın kenarına vurur ve içini görür, katılaşmıştır. Kahveden biraz içer. Tadı oldukça da güzeldir. Kız babasına döner ve sorar. Baba bunu niçin bana gösteriyorsun? Babası da: Bak kızım hepsi aynı dakika da pişti fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdiler. Patates ilk başta sertti, güçlüydü ama kaynatılınca yumuşadı hatta güçsüzleşti. Yumurta çok kırılgandı. Hafifçe dokunsan çatlardı ama kaynatılınca içi sertleşti, hatta katılaştı. Bir avuç çekilmemiş kahve ise yine sertti. Hepsi birbirine benziyordu ama ısıtılınca ne oldu. Bu kahve çekirdekleri ısındılar, gevşediler ve içinde oldukları suya yayıldılar. Koku yaydılar, tat yaydılar ve suyu eşsiz tatta bir kahveye çevirdiler. Kızım sen hangisisin? diye sorar. Zorluklarla karşılaştığın zaman nasıl tepki gösteriyorsun? Sen patates misin, yumurtamı yoksa kahve misin? (Güzel insanlar siz hangisisiniz?) Patates gibi sert bir kişimisiniz, sorunlar yaşayınca yumuşuyor ve güçsüzleşiyor musunuz? Yumurta gibi içi yumuşak, her an kırılabilir bir kişi misiniz? Sorunlar karşısında güçleniyor ve sertleşiyor musunuz? Yoksa bir kahve çekirdeği gibi misiniz? Kahve sıcak suyu değiştirir,hatta suyun sıcaklığı en üst dereceye çıktığında en lezzetli kahve ortamı hazır olur. Eğer siz bu kahve çekirdeği gibiyseniz çevrenizde ne kadar sorun olursa olsun bunları olumluya çevirebilirsiniz. Çevrenize güzel tatlar, duygular katarsınız. Kendinizi ve çevrenizi daha iyi yapmak için çalışırsınız. Unutmayın! Yaşam ve de insanlar yankı gibidir. Ne duymak istiyorsan, nasıl yaşamak istiyorsan onu söyle, karşıdan da aynısını alacaksın. Güzel insanlar siz hangisi olmak istersiniz?




Bir gün düşündüm bende sevdiklerime, hayata haksızlık ettiğimi fark ettim zaman geçiyordu. Günler, aylar, yıllar hızla ilerliyordu. Böyle devam etmemeliydi. hep olumsuzluklar, hep dert.

Değişmem gerekiyordu. Yaşıyorsam ayakta durmam gerektiğine inandım. Pozitif insanlardan aldığım destekle ve azimle değişmeye karar verdim. Bunu başarı ile hayatıma uyguladım. Şimdi kendimi daha mutlu,huzurlu ve enerji dolu hissediyorum. Artık hayata pozitif gözlerle bakabiliyorum. Hayat hepimizi sınıyor. Sabrımızı test ediyor. Sadece sabredenler, şükür edenler ödüllendiriliyor. İyiliği, hastalığı, sefaleti, mutluluğu, zenginliği, fakirliği, mutsuzluğu yaratan zihindir. İnsan istedikten sonra çaba sarf ettiğinde, inatla üzerine gittiğinde olumsuz özelliklerinden sıyrılabiliyormuş. Ben bunu geç de olsa öğrendim. Unutulmaktansa unutmayı da öğreneceksin. Bana bunu nasıl başardığımı arkadaşlarım soruyorlar. Pozitif olan insanlarla konuşun. Dert anlatan, dert yanan, başkalarının hakkında konuşanlardan uzak durun. Kendini sev, kendine saygı duy. Allah’ını unutma. Şükür et. Olumlu düşündükçe her şeyin Allah’tan geldiğine inanırsak, pozitif enerji yaydığını ve bu enerjinin ikiye katlanarak size döndüğünü göreceksiniz. Adamın biri gençken dünyayı değiştirmek istemiş. Sonra dünyayı değiştiremenin çok zor olduğunu anlamış ve ülkesini değiştirmeye karar vermiş. Ülke halkını da değiştiremeyeceğini fark edince kendi şehrini hedeflemiş. Yine değiştirememiş. Yaşlanınca ‘’Belki ailemi değiştirebilirim’’ diye düşünmüş, tabi ailesini de değiştirememiş ve sonunda diyor ki “değiştirebileceğim tek kişi benmişim” bunu gördüm. Geçte olsa bunu anladım. Oysa ben kendimi değiştirmiş olsaydım. Kendim ailemi,ailem çevremi, çevrem şehrimi, şehrim ülkemi, ülkem dünyayı değiştirebilirdi. Başkalarını değiştirmeye çalışmayın. Siz kendinizi değiştirebilirsiniz. Eflatun’a sormuşlar: İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir? Eflatun: Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne varki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ancak sağlıklarını geri almak için de kazandıklarını harcarlar. Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar ancak hiç yaşamamış gibi ölürler. Yaşamı bekletemezsiniz. Yaşamda sizi beklemez.



Küçük bir kasabada barajın kapakları patlar büyük bir sel geliyordur. Komşusu hadi gel arabaya atla, kasabada kimse kalmadı diye komşusuna seslenir. Adam sen git Tanrı beni kurtarır der. Sular yükselmeye başlar. Yardıma gelen bir kayığa ve onun ardından gelen tekneye “Tanrı beni kurtarır” diyerek geri çevirir. Yardımlarını kabul etmez. Sular o kadar yükselmiştir ki sonunda evin bacasına çıkar. Kendisini kurtarmaya gelen helikopteri de aynı gerekçeyle uzaklaştırır. Sonra boğularak ölür. Tanrı katına yükselince, Tanrıya intizar eder. “Allah’ım sana güvenmiştim. Niçin benim dualarımı kabul edip beni kurtarmadın? Tanrı kendisine seslenir: “Denedim hem de çok denedim. Önce sana arabasıyla komşunu gönderdim. Sonra bir kayık ardından bir tekne ve son olarak bir helikopter gönderdim ama sen hiç birini kabul etmedin.”

Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın düşünmesini, dolayısıyla gelişmesini durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa bu yol asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.



Ait olmaktan daha fazlasını yapacaksın ( Katılacaksın)

İlgilenmekten daha fazlasını yapacaksın (Yardımcı olacaksın)

Hayal kurmaktan daha fazlasını yapacaksın (Çalışacaksın)

Öğrenmekten daha fazlasını yapacaksın (İlham vereceksin)

Kazanmaktan daha fazlasını yapacaksın (Kazandıracaksın)

Vermekten daha fazlasını yapacaksın (Olgunlaşacaksın)

Arkadaşlıktan daha fazlasını yapacaksın (Dost olacaksın)

Denemekten daha fazlasını yapacaksın (Başaracaksın)



Not: Güzel dostlarımla sohbet ederken bu düşüncelerimin bir kısmını sitemde paylaşmamı istediler. Onları kırmamak için bir şeyler yazmaya, karalamaya çalıştım. Okuduğum kitaplardan aklımda kalanları, kendi düşüncelerimi âcizane bir kısmını yazmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Saygılarımla…

                                                                                                                             Cengiz KÖNCÜ