Translate

12 Ocak 2012 Perşembe

KÖPEKLİĞİ BAŞARAMAYAN KURT

Her tarafın karlarla kaplı olduğu bir gün. Aç olan kurtun biri şehrin dışında kalan bir yerleşim yerine gelir. Amacı kendisine yiyecek bulmak, aç kalmamaktır. Bu sırada bir köpekle karşılaşır. köpeği gören kurt şasırır. Köpeğe derki: köpek kardeş söyler misin sen nasıl böyle tombul, sırtın pek rahatsın. Nasıl besleniyorsun. Bak ben kurt olduğum halde karnım iki büklüm açlıktan ağzım kokuyor. Köpek benim sahiplerim var onlar beni beslerler bana kemik verirler. Kendilerinden artan yemekleride bana verirler. Kurt: o zaman desene senin işin çok zor. Çünkü bazı insanlar çıkarı olmayan birini kolay kolay beslemezler ,yiyecek vermezler. Sen ne yapıyorsun ki onlarda seni böyle besliyorlar. Önüne kemik ve artan yiyecekleri koyuyorlar. Ben sahiplerimi görünce kendimce oyunlar oynarım. Yalakalık yaparım, suratlarını yalarım, kuyruk sallarım. Yabancı birini görürsem avazım çıktığı kadar havlarım. Birilerine saldırmam gerekiyorsa sahibim emrederse hiç düşünmeden saldırırım. Kapısında yaz, kış demeden beklerim. Çünkü ben bir köpeğim. Bir gün ne oldu sana anlatayım kurt kardeş. Allah dostlarından olan zatın biri bizim bahçenin önünden bir akşam üstü geçiyordu, ben hemen havlamaya başladım. Sahibime haber vermek için, biri geçiyor bak boşuna köpek değilim demek için tabi. Allah dostu benim yanıma gelerek ey köpek beni tanımadın mı dedi. Evet tanıdım sizi. Peki o halde neden havlıyorsun. Sahibim bana havlamam için kemik veriyor dedim yani tanısan da havlayacak, görevini yapacaksın. Ben çünkü köpeğim kurt kardeş. Kurt anladım biz konumuza gelelim bende yapabilirmiyim. Tabi yaparsın bir çok insan geçinen bazı insanlar bile yapıyor, bizim işimizi sen mi yapamıyacaksın. İstersen sahibimle konuşurum sende sahibime köpeklik edersin. En azından aç kalmazsın. Yiyecek aramak için çaba sarf etmezsin. Tamam o zaman bende yapabilirim sanırım hadi gidelim der kurt. Sahibin olduğu bahçeye doğru yürümeye başlarlar bu sırada kurt köpeğin boynundaki izleri görür. Köpek kardeş bu izler nedir, kan oturmuş sanki seni rahatsız etmiyor mu yoksa hastamısın. Hayır çok şükür iyiyim. Birşeyim yok. Sadece sahibim beni günün ve gecenin büyük bölümlerinde bana tasma takar, zincirle kazığa bağlar. Kurt köpeğin haline üzülür kusura bakma dostum ben sanırım yapamıyacağım. Fikrimi değiştirdim. Ben aç olabilirim, aç kalabilirim ancak özgür olmayı şişman, karnı tok olmaya tercih ederim. Çünkü ben köpek değilim. Ben kurtum aç gezerim belki ama dağlarda dim dik özgürce yaşarım. En azından kimseye köpeklik yapmam, kendime ölürümde zincir vurdurmam. Hoşça kal zavallı dostum. Günümüzde bir çok insan sandığımız yaratıklarında, köpek olmadıkları halde köpeklik yaptıkları görülmektedir ve bunların her geçen gün sayıları artmaktadır. Nedenleri çok basit kolay lokma bulmak bunun içinde birilerine köpeklik etmek. Acıyorum bu insan geçinen bu zavallı yaratıklara. Yakında gerçek köpekler aç kalacak çünkü dedim ya iki ayaklı yaratıklar o zavallı hayvanların işlerini de ellerinden alacaklar. Belki bu yazıyı okuyan bazı kişiler bana şunu diyecekler. Hani sen eyvallah yapmadın, senin deyiminle köpeklik yapmadın neyin var, nereye geldin, hangi makamdasın diyebilirler. Bilmedikleri benim çok şeyimin olduğu. Şerefim, haysiyetim, onurum var. Başımı uyumak için yastığa koyduğum gecem var. İnsan olan insanların yüzlerine bakacak yüzüm var. Diklenmeden dik duran bir vucudum, bir kişiliğim var. Allahıma binlerce şükürler olsun. Benim bir insanlığım var. İnsan olmayan insanlara duyrulur. Eğer sen köpek olmayı kabul edersen sana zincir vuran, tasma takan çok olur. Yaşamda en zor şey insan olmaktır. Her canlı insan olamaz. Asla demem ayıya dayı, benim gözümde olmaz ayı dayı. İyiyim diyebilmek için kötülerle mücadele etmek gerekir. Kötülerle mücadele eden insan iyi insandır. Zordur bataklık içinde temiz kalmak, yalanın ve ihanetin ortasında dimdik durmak ama hayatın koşuludur onurlu, temiz vicdanlı kalmak. Allah bizleri iki ayaklı köpeklerden korusun. Saygılarımla...

11 Ocak 2012 Çarşamba

UÇMAK İSTİYORSAN DÜŞMEYİ DE BİLECEKSİN

Deprem olur. Dağın tepesindeki kartal yumurtalarından iki tanesi, depremin etkisiyle dağın eteğinde bulunan tavuk çiftliğine gelirler. Bunu gören yaşlı bir tavuk, kendisi yaşından dolayı yumurta doğuramadığı için bunlar benim yumurtam olsun der ve kuluçkaya yatar. Bunu gören diğer tavuklar merak içindedirler. Acaba ne çıkacak, nedir diye her gün gelip giderler. Beklenen gün gelir ve yavrular yumurtadan çıkarlar. Başlarına biriken tavuklar ve anneleri sizler tavuksunuz hoş geldiniz der. Diğerleride hep bir ağızdan hoş geldiniz tavuk kardeşlerimiz der. Siz birer tavuksunuz sakın unutmayın. Şimdi söyleyin bakalım siz nesiniz? Evet biz birer tavuğuz derler. Zamanla büyüyen kartallar kendilerinin tavuklardan farklı olduklarını anlarlar ancak yapacak bişeyleride yoktur. Ne zaman gökyüzüne baksalar, içlerinden bizde uçabilirmiyiz deseler diğer tavuklar hemen gelip, sakın unutmayın siz tavuksunuz derler. Evet biz tavuğuz derler. Günler haftaları, haftalar ayları kovalıyordu fakat değişen vücut yapıları hal ve hareketleri tavuklara benzemiyordu. Bir ara düşündü kartalın biri. Kardeşine biz tavuk değiliz baksana kardeşim, biz farklıyız dedi. Diğer kardeşi annemizde tavuk, çevremizde tavuk ve bizlerde tavuğuz. Bu konuşmaları duyan diğer tavuklar yanlarına gelip sakın ha sizler birer tavuksunuz. Uçmak gibi bir hayaliniz olamaz, tavuk doğdunuz tavuk da öleceksiniz dedi. Kardeşlerden biri hep gökyüzüne bakıyordu. Yukarıda kendilerine benzeyen yüzlerce kuşun uçtuğunu, özgür olduğunu gördü. Bak kardeşim biz uçabiliriz. Baksana yukarıya, bize benzeyen kaç tane kuş var. Onlar nasıl uçuyor? Biz tavuk değiliz farklıyız. Sen istesende istemesende ben uçmak istiyorum. Özgür olmak istiyorum. Önüme yem atılmasını, başımı yere eğip birşey görmemeyi istemiyorum. Kimseye tavukluk yapmayı istemiyorum. Bunu duyan diğer tavuklar etrafa yine toplanırlar alay ederek sen tavuksun ne diyorsun? Sakın hayal kurma. Sen hiç bir zaman uçamazsın dediler. Kartal diğer kardeşine bakar, ben uçacağım kardeşim der. Uçmak istiyorsan düşmeyide bileceksin vede katlanacaksın der. Kanatlarını açar ve uçmaya başlar. Fazla uçamadan yere düşer. Tüm tavuklar gülmeye, alay etmeye başlarlar. Biz sana demişdik sen tavuksun uçamazsın derler.Tavukların alay etmeleri daha da çok uçma isteğini arttırmıştır. Tekrar toparlanan kartal tekrar dener uçmayı. Bu defada tavuk kümesinin çatısına çakılır fazla uçamaz. Etrafındakiler gülerek alay ederler ama kartal kardeşinin sözünü hatırlar. Uçmak istiyorsan düşmeyi de bileceksin her düşdüğün de tekrar kalkıp hedefe gideceksin der. Tüm cesaretini toplar ve uçmaya başlar. Harika bir şey, artık gökyüzünde uçabiliyordu, özgürdü. Yaşamın ne kadar güzel olduğunu, denizlerin varlığını, ormanların varlığını, dağın zirvelerini keşfeden kartal günler sonra tavuk çiftliğine kardeşinin yanına gelir. Diğer tavuklar etrafını sararlar. biz senin yapacağını biliyorduk. Sen harikasın, muhteşemsin, cesursun. Oysa ki kıskançlıktan çatlayacaklar. Kartal kardeşine döner. Kardeşim sen bu ahmakları boş ver. Bunlar yağcılığa fırsat bulduklarında bir tavuk misali karşında çoğalırlar. Biz tavuk değiliz hadi benimle beraber gel. Kardeşi hayır ben gelemem ben bir tavuğum. Yukarıda, dışarıda bilmediğim hayat var. Korkuyorum, mutsuzluğun içindede olsa mutluyum. Sen uç. Özgür ol ama bana karışma. Beni bırak. Kartal kardeşini dinlemez pençeleriyle kardeşini kavrar ve yukarı doğru uçmaya başlar. Kardeşinin kalbi yerinden çıkacak sanki. Korkuyordu. Yalvarıyordu. Ne olur indir beni yerime. Ya düşersem ya ölürsem yada bir yerim sakat kalırsa. Kartal hiç aldırış etmez. Daha yükseklere çıkar. Kardeşi ise gözlerini kapatmış korku içinde titriyordu. Devamlı ben tavuğum, ben tavuğum ne olur bırak beni diyordu. Kartal kardeşini pençelerinden bıraktı. İşte bıraktım seni. Kardeşi imdat imdat diye çığlıklar atar. Yardım et kardeşim ne olursun. Kartal hiç aldırış etmez. Kartalsın, kartal gibi yaşamak istiyorsan uçacaksın. Kardeşi ama ben uçamam ne olursun yardım et der. Bu arada yere yaklaşıyordu. Tam yere çakılacağı anda sanki ilahi bir adalet onun uçmasını sağladı. Kanatlarını çırpıyordu, uçuyordu. hayretler içinde uçuyorum uçuyorum diye bağırmaya başlar. Özgür olmak, uçmak ne güzelmiş. Dağın zirvesine gelip iki kardeş konarlar. Bir birlerine sarılıp biz kartalız, tavuk değiliz. Bırak o tavuklar tavuk olarak yaşasın. Güzel insanlar eğer ki sizlerde uçmak istiyorsanız, düşmeyi göze alacaksınız. Her düştüğünüz de dersler çıkarıp tekrar uçmak için kendinizi hazırlıyacaksınız. Çevre ne derse desin siz sadece kendiniz olun. Başkalarına özenip başkaları gibi olmayın. Sadece kendiniz olun yeter. Geçmişim eksilerle dolu olabilir. Bu demek değil ki geleceğimizde eksilerle dolu olacak. Artılara geçmek bizim elimizde.Başrısızlık başarının temelidir.Edison bile on bin deneyden sonra ampülü bulmuştur. Hayat hepimizi sınıyor. Sabrımızı test ediyor. Sadece sabredenler ödüllendiriliyor. İyiliği, hastalığı, sefaleti, mutluluğu, zenginliği, fakirliği yaratan zihindir.

10 Ocak 2012 Salı

DALKAVUKLUK

Eski kadrolu dalkavukların olduğu herkeş tarafından bilinir.Bunlar efendilerinin sıkıntılı anlarında her dediğini tasdik etmekle birlikte,yeri gelince sözünü dudaktan esirgemeyen ;bazen de neşeli hikayeler ve nüktelerle onları eğlendirip rahatlatarak devlet nizamına katkıda bulunan ,soytarı tipli insanlardır.Dalkavukluk deyip geçmeyiniz.Bu öyle her babayiğidin harcı değildir ve her birileri imtihanla işe alınırlar.Bir gün yüksek rütbeli zatlardan birisi kendisine dalkavuk alcak ve tellal tutuphaber etmiş .Belirtilen gün ve de saat de kapıda yüzlerce dalkavuk toplanmış.Sırayla tekere teker içeriye alınmışlar imtihan için efendi soruyor sen dalkavukmusun .Evet efendim hemde bir numara dalkavuk vede yalakayım bir çok yerlerde çalışdım sorabilirsiniz.Efendi tamam siz çıkın sıradaki gelsin der.Sıradaki gelir ona da sorar siz dalkavukmusunuz evet der adam hemde en iyisinden anlatır o da çalışdığı yerleri teker teker .Efendi ona da çıkmasını söyler ve her gelen dalkavuk ne kadar iyi olduğunu anlatır sora biri gelir soru aynı sen dalkavukmusun .Evet efendi hazretleri ben dalkavuğum.Ama siz efendimiz hiç dalkavuğa benzemiyorsunuz Efendi Hakkı-ı aliniz var efendim ben pek öyle dalkavuğa benzemem,Dalkavuk fakat sanki biraz da dalkavuğa benziyorsunuz. Efendi evet sanırım haklsınız biraz benzerim efendim.Efendi hemen dışarıya haber salar ben dalkavuğumu buldum diğerleri gidebilir .Binlerce esef ki eskiden bir büyüğün bir dalkavuğu olurken şimdi her büyüğün yada her idarecinin diyelim yüzlerce dalkavuk diyemiyorum ne dicemi ne yazacağımı da inanın bilemiyorum yalakamı desem namusuzmu desem onuda siz deyin herşeyide ben demiyeyim yine başım belaya girer evet yüzlerce var.Bu kişiler kendisi gibileriyle çok iyi anlaşırlar her nedense.eğer sistemlerine uymayan doğruları söyleyen olursa rüşvet yemeyen hırsızlık yapmayan dedikodu bilmeyen insanları hemen etraflarından uzaklaştırlar ,bu tip insanlar bu yaptıklarıyla bir çok üst göreve gelirler her nedense zaten de neden yalakalık yaparlar neden arkadaşını satıp iftira atarlar neden amirin her dediğine yanlışlarına doğru derler amirim sen harikasın sen muhteşemsin derler,tabiki bir yerlere gelmek için şimdi bu insanları görünce tanıyınca nerede o yalakalar diyorum neyse aklıma bişey geldi onuda sizle paylaşyım müsade ederseniz.İsa peygamber bir gün arkasına bakarak kaçıyormuş adamın biri görür.İsa nereye kaçıyorsun arkana bakarak kimden kaçıyorsun der.İsa peygamber duymaz adamda koşarak peşinden gideraz ileride kolundan yakalar.İsa hayrola ne oldu kimden kaçıyorsun der.İsa ahmaklardan kaçıyorum,Adam şasırır ya senki isa peygambersin Gözleri görmeyenlerin gözlerini açtıran ,kulakları duymayanın kulaklarını aitıran,toprakda cansız yatan kuşa hayat verensin.Evet ellerimi açtım Allahıma yalvardım bu dediklerin oldu ancak ne yaptımsa ahmaklrın kalbine giremedim ne anlattıysam anlatamadım sadece kendi bildiklerini tekrarlayıp durdular kayayı yontursun ncak bunların kalbini değiştiremezsin onun için bende ahmaklardan kaçıyorum.Müsade ederseniz bunu yazarken aklıma buna benzer bir ahmak geldi onuda siz güzel insanlarla paylaşmak istedim.Yiğidin biri ormanda gezerken bir çığlık duyar,oraya doğru koşarak gittiğinde bir ejdarha bir ayı yavrusunu tam parçalaycakken bizim yiğit yetişir ve ejdarhayı kılıcıyla öldürür.Ayı buna pek memnun olur hayatını kurtarmışdı bu yiğit ve o günden sonra yiğidin peşini bırakmaz yiğit nereye kendisi orada anlıcanız bir köpek gibi sadık olur.Bir gün yiğit hastalanır.Ve ayı dostu başında beklemektedir yiğidi arkadaşları ziyarete gelirler bkarlarki evde bir ayı var arkadaşları yiğide bu nedir derler yiğit de başından geçenleri anlatır o günden sora dost olduklarını söyler.Arkdaşı derki güzel kardeşim ahmaktan dost olmaz gönder bunu gitsin.Yiğit olurmu ya o benim dostum ,arkadaşım hayatını kurtardım ben onun der,arkadaşları sen bilirsin derler ve oradan ayrılırlar yiğit de uykuya dalar o sırada bir sinek yiğidin başına konar ayı önce eliyle bir kovalar sinek tekrar gelir yiğidin yüzüne konar sağına soluna bakar koca bir kaya parçasını görür ve aldığı gibi yiğidin başına atar yiğidin beyni dağılır orada tabiki hayatını kaybeder .güzel insanlar siz siz olun ahmaklarla dostluk etmeyin,ahmaklar iki çeşittir bir bilmeden zarar veren iki menfatleri olunca zarar verenler.Dalkavuklar kendilerinden olmayan vasıfları bildikleri halde birbirlerine iltifat etmekten ve edilmesinden çok keyif alırlar.Dalkavuklar yüreksiz olurlar sıkışınca kim olursa olsun hemen satarlar.Yaptıkları doğru olmadığı halde suçu birbirlerine atmaktanda geri kalmazlar.Bunlara ne kadar hakaret edersen et yinede banamısın demezler.Hatta birde gülecek kadar zavallı olan bu Yalaka,Dalkavuklar ne varki günümüzede pirim yapıyorlar.Yaşamda en zor şey insan olmaktır.Her canlı insan olamaz Allah bizleri Dalkavuklardan,Yalakalardan,Ahmaklardan korusun ,iyi insanlarla karşılastırsın insallah.Aminnn.